Depozitom Kalmasın

Günlerden Pazartesi ve saat sabahın dokuzu. Benim şu anda Pazartesi sendromu yaşamam gerekirken ben depozito derdindeyim.

Bu sabaha kadar hayatımda her şey olması gerektiği gibiydi. Pazartesi sendromlarımı yaşayabileceğim bir işim, rutine bağlanmış bir ilişkim ve bir ailem vardı. Bugünümü de diğer günlerim gibi yaşayacağımı düşünüyordum, taki telefonuma gelen o beklenmedik mesaja kadar.

“Hayatım sen çok iyi bir insansın fakat ben seni hak etmiyorum” gibi klişe bir cümleyle söze başlanmış ve alt metninde “Allah belanı versin, seninle geçirdiğim zamanıma yazık oldu” şeklinde devam eden uzunca bir mesaj.

Mesajı okurken dört yıllık sorunsuz (rutin) ilişkimiz film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Film şeridi daha bitmeden dı dııt ikinci mesaj geldi. İkinci mesajın ana fikri “depozitomu ne zaman alırım” dı. Benim kafamda tek bir depozito vardı o da ev tutarken ev sahibine verdiğimiz iki bin liraydı. Ama buradaki depozito olarak adlandırılan şey sevgili olarak yaşadığımız dört yıl boyunca birbirimize aldığımız hediyelerdi.

İlk mesajda her şey güzeldi mutlu bir çifttik fakat çiftlerden biri diğerini hak etmediğini düşünüyordu. Çok geçmeden olay çirkinleşme safhasına girdi bile, ver mektuplarımı al mektuplarını düşüncesini çoktan aşmıştı.

Hani 16. Ayımızı kutlarken sana iç çamaşırı almıştım ya lütfen onu da göndermeyi unutma, hani bi saat almıştım marka bi saat, eee son aldığım ayakkabılar, doğum gününde aldığım cep telefonu...

“Hayır, abi hiçbir hatıram kalsın istemiyorum yoksa bu aldıklarımı başkasına hediye edeceğimden falan değil.” Mantığıyla hareket eden bir sevgili (eski sevgili).

Mesaj geldi, hediyeler alındı verildi ilişki bitti. İlişkiyi bitirmek bir taraf için ev sahibi modunda kolayca biterken diğer taraf hala olayın şokunu yaşıyordu.

Bugün günlerden Pazartesi ben kendimi bir gece önceden Pazartesi sendromu için hazırlamıştım fakat daha önce öğrenmem gereken şeyler varmış; depozitonun ve kadın erkek ilişkisinin kesiştiği anlamsız anlamsızlıklar.

Yazı: Züleyha Keskin
İllüstrasyon: Murat Güzelgün