Devrim de yapamadınız siz!

Babamla yaptığımız olağan yapı market gezimizi gerçekleriştirirken kendimizi bahçe bölümünde bulduk. Bahar geliyor ya illa o tırmık ve kürek alınacak, apartmanda yaşıyoruz baba balkonda da saksılar için alete edevata gerek yok diyorum içimden. Yoksa apartman bahçesi için mi bu aletler? Yok canım. Zaten o bahçe de apartmanın ortak malı sana ne oluyor derdim bir de işte kendime güvenim böyle dev marketlerde kayboluyor, saçmalıyoruz bazen, gerçi kedndisi bu yıl apartman yönetimine el koyarak bahçeyi sahiplendi ama bu kadar da ileri gitmesini istemiyorum. Marketi aile ile gezerken hemen ergen kılığına giriyorum, yanaklarımı yiyip gözlerimi kısıp soğuk soğuk bakıyorum etrafa, kim takar beni bu hallerle işte. Bu arada apartman yönetimine el koyduğu tarihi de çok iyi hatırlıyorum, bir 5 eylül gecesiydi eski yöneticiden defterleri kucaklayarak çıkardı, eski devrimciye kimse karşı çıkamaz tabi, ah be 16 numara nasıl da süt dökmüş kediydin o gece, ama ileride kimse ben 5 eylül mağduruyum da demez bu apartmanda, unuturlar bile. Her neyse konumuz o değil, konumuz ben bahçe bölümünde kaktüslere bakarken, neden kaktüs sempatim olduğunu da sorguluyordum o sırada, ama ilginç bir bitkidir sonuçta kendini koruma ihtiyacı duymuştur, dikenine katlanılması gereken en birinci bitkidir, (burada, gül ne yahu, yapay şey diyerek burun kıvırıyorum) Evet ben kaktüslere bakarken olan oldu zaten, babam arkamdan sinsice yaklaşıp ''saçın beyazlamış senin'' dedi. O dakikaya kadar kaktüslere gülümseyerek bakan ben bir anda beyaz bir toz bulutu içinde buldum kendimi, kan beynime sıçrayınca böyle oluyorum. Elimde en büyük kaktüsle babama dönüp 'sen kendi saçlarına bak' demedim tabi, çok anlamsız bir cümle olurdu eğer deseydim. Bazı anlar vardır, kelimeler boğazınızda düğümlenir, işte öyle hissettim ben de. Biliyorum saçımın beyazladığını ve bunu kabullendim, züğürt tesellisi olarak gayet de olgun gösterdiğini biliyorum, of umurumda değil neyse. Yapı marketin bahçe bölümünde yemyeşil bitkilerin, rengarenk çiçeklerin arasında huzuru bulmam kolay oldu neyse ki. Sonra babama dönüp ''devrim falan da yapamadınız ya, zaten arkadaşların da doktor olup Amerika'ya falan gitti'' dedim. Arabaya almadı beni, taksiyle döndüm eve.