Yaşasın Seksenler



Saat sabahın sekizi telefonum vırı vıdı dıt bıt çalıyor açmak istiyorum ama yataktan kalkamıyorum açmak için kalkıp odanın diğer ucuna gitmem gerekiyor, neyse bir şekilde açtım telefonu alo dedim hattın diğer ucunda Bedri Baykam var "Ne yıllardı be, neler yaşadık neler gördük güzelim seksenlerde" dedi, hayırdır abi dedim ne oldu böyle sabah sabah, yok bir şey diyor öyle bir rüya gördüm de onun için seni aradım diyor ve kapatıyor telefonu ağlayarak, ben de yine birinin kallbini kırdığım için vicdan azabıyla dönüyorum yatağa, ne yapayım yani şimdi seksenleri mi hatırlayacağım sabah sabah, zaten ne var ki seksenli yıllarda, yok vatkalar yok pantolonlar, Uçankaz Nortonlar falan filan zaten ne zaman gülmek istesek biri seksenlerden bahsediyor, peki ben de gülüyorum da yani gülünmeyecek şeyler de vardı, sadece Dalals'ı, Köle Izaura'yı hatırlamak da canımı sıkmıyor değil, olumsuzluklar da var, belki de canımız sıkılmasın diye bahsetmiyoruz, ama yozlaşmanın dalağını yardığımız yıllardı yahu seksenler. Nice kızlar vardı kitapları göğüsünde taşımayı öğrendi o empoze dizilerinden sonra okullarda göğüsümü saklayayım derken neleri sakladılar onun arkasında, nice abiler vardı ki ay yürüyüşü yapacağım diye dünyada yürümeyi unuttular döndüler dünyaya kıçlarını, ben hatırlıyorum da Doktor Hakstıbılın oğlu Teo sabahleyin mısır gevreği yiyor diye annemle market market mısır gevreği aradığımızı, tamam bulduk ama kutudan da direk dökmek istiyordum kaseye ne bileyim poşet içinde olduğunu, neyse şimdi bakıyorum da sen koy pırıl pırıl adamları o uzay mekiğinin içine sonra fırlat param parça olsun içindekilerle birlikte, biz de izledik o görüntüleri sirkte aslan izler gibi, bazılarımızın babasına da olanlar olmuştu zengin olacağım diye ülkesini satanlar vardı aralarında işte onların çocukları da bilinçsiz oldu şimdilerde, ne solcular vardu U dönüşü yaptılar o zamanki şişman gözlüklü başbakınımız sayesinde, rahmetli oldu o da ama küçük Amerika olduk ne güzel Teksas oldu en büyük eyaletimiz serbest piyasa ekonomimiz ve bireysel silahımızla, Yağmurla gelen radyasyonumuz vardı bir de bana bi bok olmaz diyip çay içen bakanımız da, Berlin duvarını da yıktılar emperyalistlerin gazıyla Çavuşeskuyu da idam ettiler, İran Irak'a Irak İrana girdi batının dürtmesiyle ve bütün bunlar olurken biz de televizyonumuza modamıza müziğimize bakar olduk kilitlenir olduk, "televizyonunuzu kapatmayı unutmayın" yazısı çıktığında çoktan uykumuz gelmiş oluyordu işte, seksenler e böyle uyuyarak geçti aynı 90lar ve 2000ler gibihep yeni masallar var, vatkanın yerini tanga aldı Dallasın yerini ise Lost, neyse bunları boşverin şimdi diyeceksiniz biliyorum sanki bu zamanda da yaşanmıyo bunların aynısı diye, yine de seksenler güzeldi iyi ki görmüşüm, o yıllara yetişmişim Voltran, voltran, voltran.