ADALETSİZ BİR "SEKTÖR"DE AŞKIN SESSİZ HALİ



Yavaş yavaş bir sinema mafyası olduğuna inanmaya başladım ve bu mafya gişe yapacak büyük emek verilen filmlerin izleyicisi ile buluşmasına engel oluyor ki izleyici iyi bir sinema kültrüne sahip olmasın. Beğeni eşiği hep düşük kalsın diye uğraşıyor bu mafya. Böylece gık dese gülünecek tık dese ağlanacak az paraya daha çok kar amaçlanan filmler kaplıyor sinema salonlarını. Lüks sinema salonu sahipleriyle işbirliği yapıp çok salonlu sinemaların tüm salonlarında aynı film gösterime sokuluyor. Sinemayı sanat olmaktan çıkarıp aynı futbola yapılan endüstrileştirmesinin yolunu açıyor.
İzleyici de izlemek istediği filmi değil izlemek zorunda bırakıldığı filmi izliyor. İzlemek istediği filmin peşinde koşuyor ve benim gibi filmin gösterimden kalkmasına bir gün kala filmi bulup izliyor.


"Başka Dilde Aşk" filmine gösterime girmesinden haftalar sonra gitmemin sebebi de yukarıda anlattıklarımdan sebebiyet buluyor. Sinema sanatı sektörleşmesinden bu yana filmlerin dağıtımındaki adaletsizlik sinemayı savunan yapımcısından yönetmenine tüm sözde haklı isimleri konuştuklarıyla ters düşürüyor.


Her yılbaşında bu yıl bilmem kaç tane türk filmi gösterime girecek deniyor ama kaç tanesinden haberimiz oluyor hiç düşündünüz mü? Yine "Başka Dilde Aşk" filmine geldiğimizde aşkın ortak dili meselesini bu kadar sade ama uğraşılmış bir hikayede işlenmesinin güzelliğini gördük. "Issız Adam" filmindeki Avrupa özentilğine boğulmuş aynı dili konuşan iki kişinin beceriksiz davranışları aklımıza geldiğinde "sağır" bir erkeğin derdini sadece işaret diliyle anlatarak aşkını yaşaması gerçekten de olağanüstü zorluklarla meydana gelmiş bir filmin keyfini kat kat arttırıyor. Film her ne kadar tanıtımını "işaret diliyle" yapsa da bir efsane olarak izleyiciler tarafından keşfedilerek izlenecek ve belki de "sinema sektörü"nde film dağıtımı ve tanıtımı konusunda yeni bir devrin başlamasını sağlayacak.


Hızlı bir şekilde başlayan aşkın tek sebebi belki de erkeğin konuşamaması olabilir. Erkek ne kadar çok konuşursa o kadar b*ka batarmış hissini veren bir başlangıçla karşı karşıyayız sonrasında kimi arkadaşların sağırlardan daha sağır olabileceği mesajını da alttan alttan veriyor film. Seni duymadan dinlemeden peşin fikirlere varan sadece arkadaşlar değil anneler babalar ve işyerindeki üstlerin de olabiliyor diyor Başka Dilde Aşk. Her zaman aşkın galip geleceği filmin başından belli oluyor. Gerçekten duymadığına inandıran güçlü oyunuyla aşık oğlanımıza tercüman olmak için elimizi uzatırken beyaz perdeye buna hiç gerek olmadığını anlıyoruz çünkü kendi ayaklarıyla bu yaşına kadar hayatta kalmayı beceren genç yine sevdiği için uğraşıyor ve onu bir kez daha kendisine aşık ediyor. Tepkileri çok aşırı olan genç erkeğimiz kızımız tarafından yadırganıyor. Ama aşkını elleriyle ve gözleriyle ifade eden duymayan ve konuşamayan biri için öfkesini tekme, tokatla ve eşyaları kırıp dökmekle ifade etmenin pek garip algılanmaması gerektiği anlaşılıyor.
Çok konuşmadan büyük bir başarıya imza attan sezonun başarılı yapımı umarız festivallerde de başarısını sürdürür.