DONAN KEDİ, DÖNEN KEDİ



Kar yağmak üzere. Hava buz gibi. Penceredeki kedi artık kıpırdamıyor kaskatı kesilmiş. Herhalde verdiğim mamalar işe yaradı artık bundan sonra hiç bir kışı hissetmeyecek, hayatında kış olmayacağı gibi yaz da olmayacak ama içi geçene kadar hep penceremde olacak.

Rüzgardan tüyleri kıpırdıyor sadece şimdi biraz yerinden oynadı, canlandı sandım ama yok fırtınadan olsa gerek. Parmaklığa dayandı kaldı. Pencereyi açıp düzelttim, hem hava buz gibi hem de kedi buz gibi. Aman sanki siz çok sıcaksınız. Kedi hala samimi. Aslında miyavlıyor. İçinden miyavlıyor herhalde. Kısırlaştırma da böyle birşey mi acaba yook muş gibi ölü gibi hep kaskatı dişisine erkeğine. Bilmiyorum fazladan soru işaretim yok. Sokaktan bir araba geçti. Arabanın farları kediyi aydınlattı gözleri hala parlıyor. Nasıl olabilir? Ölünce de parlayabilir mi? O zaman canlı. Evet canlı. Odama aldım şimdi pisiyi sıcaktan şaşkına döndü asıl şimdi öldü. Ev ona yaramadı. Bahçedeki ağaç yıkılmak üzere. Ağacın etrafında da bir kedi var hatta duvarda da bir kedi var. Niçin onlara zarar vermiyor soğuk. Ev maması yemedikleri için mi? Gel sen karışma onların iç işlerine yine çamur yesinler. Bütün kediler piç. Kıymet bilmezler. Köpekler daha iyi sadıklar. Niçin bir hayvan sadık olsun diye uğraşıyoruz ki? Kedi samimi, kedi içten. Nankör mü? Asla samimi olan biri neden nankör olsun? Kedi ben samimiyim bile demiyor. O kadar samimi işte.