ÖMER ULUÇ'UN ARDINDAN

Yaklaşık 2 yıldır akciğer kanseri tedavisi gören ve kalp yetmezliği ile nefes darlığı şikayetiyle 5 gün önce İstanbul Cerrahi Hastanesi'nde tedavi altına alınan Uluç, bugün hayatını kaybetti.
İlk kişisel sergisini 1955 yılında Boston'da açan Uluç, birçok biennale katıldı. Kendini sadece tuval resmi ile sınırlandırmayan sanatçı değişik malzemeler kullmak suretiyle bir çok sanat yapıtı üreterek Türk sanatına büyük katkılarda bulundu.
luç'un 2005 yılında Baki’den alıntı ile “Heves Kuşu Durmaz Döner” adını verdiği ve kendi konuşma kayıtlarından seçtiği “Fragmanlar”la başlayan ve sayfalarını bir sergi mekanı olarak düşünerek tasarladığı kitabı, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkmıştı.

Yazar Vivet Kanetti'nin eşi olan Uluç'un cenazesi, 30 Ocak Cumartesi günü Teşvikiye Camisi'nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek.
O BİR MÜHENDİSTİ
1931 yılında doğan Ömer Uluç, 1953 yılında Robert Koleji bitirdikten sonra 1953-1957 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde önce mühendislik sonra resim eğitimi gördü. 1953 yılında Nuri İyem’in öncülüğünde kurulan "Tavan arası Ressamları" olarak adlandırılan grupta yer aldı 1965’te bir yıl süreyle Londra ve Paris'te, 1972-1973'de ABD ve Meksika'da, 1973-1977 arası Nijerya'da bulundu. 1983'ten beri Paris'te yaşayan sanatçı yılın önemli bir bölümünü İstanbul'da geçirmektedir. Başta Paris, Berlin ve İstanbul olmak üzere çok sayıda yurtdışı ve yurtiçinde sergi açtı. Bir çok biennale katıldı. Kendini sadece tuval resmi ile sınırlandırmayan sanatçı değişik malzemeler kullmak suretiyle bir çok sanat yapıtı üreterek Türk sanatına farklı katkıda bulundu.
2005 yılında Baki’den alıntı ile “Heves Kuşu Durmaz Döner” adını verdiği ve kendi konuşma kayıtlarından seçtiği “Fragmanlar”la başlayan ve sayfalarını bir sergi mekanı olarak düşünerek tasarladığı kitabı, yeni bir yapıtı, yeni bir sergisi niteliğinde Yapı Kredi yayınlarından çıktı. İlk kişisel sergisini 1955 yılında Boston'da açtı.

Bu yapıtın bir pasajında:
1958’de, 27 yaşlarındayım. Nuri İyem, Ferruh Başağa, sevgili İlhan Koman ile Şadi Çalık ve ben Amerikan konsolosluğunda büyük, bir süre hatırlanacak bir sergi açıyoruz. Hepsi soyut sanat. Onların hepsi dostum ve hepsi benden en az 15-20 yaş büyük insanlar. Orada tek başıma ve garip bir şekilde bir ikinci kez küçük bir üne kavuşuyorum İstanbul’da, o çevrede. Fakat en ilginç işi kimin yaptığını söyleyeyim, Şadi Çalık, tek bir çubuğu bir kaidenin üzerine koyuyor ve bunun adını “minimumizm” koyuyor, yani o böyle izah ediyor. Minimum enerji, minimum form, minimum anlam vb. İstanbul bir zamanların Moskova’sı, Münih’i gibi avangard bir küçük merkez mi oluyor, diyor. Böylece yumak, yumak soyut ve zaman , zaman tual dışına çıkılan çalışmalarının da işaretini vermiş oluyor.
'ÖNCÜ İSİMLERDENDİ...'
1983 yılında Paris’e yerleşen ve son günlerini Paris ve İstanbul’da geçiren sanatçı bir süredir kanser tedavisi görüyordu.Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da, ressam Ömer Uluç'un vefatı nedeniyle başsağlığı mesajı yayımladı.
Günay, mesajında Ömer Uluç'un vefatını üzüntüyle öğrendiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Türk çağdaş sanatının öncü isimlerinden birisi olan Ömer Uluç, ardında bıraktığı sanat yapıtlarıyla, yurt içi ve yurt dışında açtığı çok sayıda sergiyle Türk resim sanatına çok değerli hizmetlerde bulunmuştur.
Bir kültür ve sanat insanının aramızdan ayrılışının üzüntüsünü ailesiyle, sevenleriyle, sanat camiasıyla paylaşıyor, her zaman saygı ve sevgiyle hatırlayacağımız Ömer Uluç'a Allah'tan rahmet diliyorum.''